Okyanusların kirlenmesine yol açan nedenler arasında belki de en az bilineni hayalet balık ağları. Plastikten üretilen hayalet balık ağları olumsuz hava koşulları nedeniyle avlanma esnasında okyanusta kaybolabiliyor, kaçak avlanan tekneler veya çevre farkındalığının oluşmaması sebebiyle okyanusa bilinçli olarak bırakılabiliyor.
Bilimgenç‘te 12 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanan Ayşenur Okatan’ın yazdığı makaleye göre; Soluduğumuz havadaki oksijenin %50’sinden fazlasının kaynağı olması, iklim koşullarının dengelenmesindeki rolü, birçok canlı türüne ev sahipliği yapması ve insanlara besin sağlamasıyla okyanuslar ekosistem için hayati bir öneme sahip. Bazı insan faaliyetleri ise okyanusların kirlenmesine neden olarak canlıları olumsuz etkiliyor.
Soluduğumuz havadaki oksijenin %50’sinden fazlasının kaynağı olması, iklim koşullarının dengelenmesindeki rolü, birçok canlı türüne ev sahipliği yapması ve insanlara besin sağlamasıyla okyanuslar ekosistem için hayati bir öneme sahip. Bazı insan faaliyetleri ise okyanusların kirlenmesine neden olarak canlıları olumsuz etkiliyor.
Okyanusların kirlenmesine yol açan nedenler arasında belki de en az bilineni hayalet balık ağları. Plastikten üretilen hayalet balık ağları olumsuz hava koşulları nedeniyle avlanma esnasında okyanusta kaybolabiliyor, kaçak avlanan tekneler veya çevre farkındalığının oluşmaması sebebiyle okyanusa bilinçli olarak bırakılabiliyor.
Hayalet balık ağları her yıl milyonlarca deniz canlısının ölümüne sebep oluyor. Bu canlılar arasında köpekbalığı, yunus, balina, kaplumbağa ve vatoz gibi canlı türleri var. Okyanuslarda yaşayan bu canlılar ağlara takılıp kalabiliyor. Ayrıca ağların zamanla parçalanmasıyla ortaya çıkan küçük plastik parçaları canlılar tarafından yutulabiliyor. Sadece denizlerde yaşayan canlılar değil martı gibi özellikle balıklarla beslenen kuşlar da bu ağlara takılarak zarar görebiliyor. Hayalet balık ağları, okyanuslardaki atıkların yaklaşık %10’unu oluşturuyor.
Bilim insanları bu problemin önüne geçmek için geleneksel plastik ağların yerine kullanılabilecek, mikroorganizmalar tarafından parçalanabilen plastik ağların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapıyor. Üretilen bu ağların yapısında doğadan elde edilen organik bileşikler kullanılıyor. Örneğin bu plastiklerden polibütilen süksinatın yapısında bulunan süksinik asit bileşiği, fermantasyon yoluyla glikoz veya sakkarozdan; bütandiol bileşiği ise petrol ürünlerinden elde edilebiliyor. Bu yüzden bu ağlar mikroorganizmalar tarafından parçalandığında karbonlu bileşikler ve su açığa çıkıyor.
Yapılan araştırmalarda biyoplastiklerden üretilen ağların 24 ayda doğada kendiliğinden çözünmeye başladığı ve çözünmenin sıcak sularda daha hızlı olduğu belirlendi. Araştırmacılar bu ağların okyanus kirliliğinin azaltılmasına yardımcı olabileceğini düşünüyor.